Tuesday 28 September 2010

Dolar Cinsinden Yeni Dunya Duzeni

“Yeni Dünya Düzeni” diye dayatılan kavramın gerek yeşeren gerekse de solan bütün dimağlar bu kavramın Pax-American anlayışının bir ürünü olduğunu bilirler.
Öncelikle şu soruların cevabını vermek lazım gibi detayların sorgulandığı sorular üzerinde durmak bu yazının genel çerçevesinde yer almayacak kadar detay olabileceği düşünülmüştür.
“Yeni Dünya Düzeni” diye nitelendirdiğimiz sistematize anlayışı genel hatları ile tanımlamak gerekirse; Amerikan siyasi ideolojisini benimseyen siyasetçilerinin yahut politikacılarının varlığına ortam hazırlayan siyasi bir ortam, Amerikan sermaye gücünün kolaylıkla yer alabileceği ekonomik sistem ve bunların devamında bir toplumun bütün sosyal katmalarında yer alması öngörülen Amerikan düşünce tarzının ulusal düşünce tarzını galebe çalacak oranda güçlü olmasını sağlayan sınıf liderlerinin varlığı.
Amerikan siyaset dünyası, bu “Yeni Dünya Düzeni” denilen kavramı zamanla Büyük Orta Doğu Projesi diye bizlere takdim ederek gönüllerimize su serpmiştir!  “Hedef ülke”deki sosyal alanlarda , askeri ve mali alanlarda vesayet oluşturma içerikli yapılanmanın varsayımları altında oluşturulan projenin ilk sinyalleri baba Bush zamanında “Ya Amerika’dan yana olursunuz yahut Amerika’nın karşısında olursunuz” şeklinde ki çıkışı ile başlamış olup, oğul Bush’un Afganistan’ı işgali ve Rusya’ya cevap niteliğinde Ukrayna’nın Turuncu Devrimi gibi çalışmaları ile devam etmiştir. BOP denilen bu “önemli” projenin en önemli ekseni esasında “axis of evil” diye nitelendirdikleri Afganistan, Irak, Suriye ve İran ekseniydi yani neredeyse Türkiye’nin de dâhil olduğu 36.paralel ve çevresinden bahsediyoruz. Bu ülkelerin ortak özellikleri “Yeni Dünya Düzeni” diye bilinen kavramı içselleştirememiş olmalarıydı. Dolayısıyla da bu ülkelerde “Yeni Dünya Düzeni”  kavramını sahiplenecek sosyal statüye sahip ailelerin varlığının neredeyse olmaması bu ülkelerin “axis of evil” diye tabir edilen “şer ekseni” için de yer almaları için yeterli bir nedendi.
Ne demek istiyoruz? “Yeni Dünya Düzeni” demek, BOP kapsamında; Mısır’da Mübarek Ailesi, Libya’da Kaddafi Ailesi, Kuveyt’te Sabah Ailesi, Bahreyn’de Halife Ailesi, Katar’da Tanı ailesi, Umman’da Said Ailesi, Ürdün’de Haşimi Ailesi demektir.
Dünya ticaret hacmine ve ticaretine yön veren ve neredeyse dünya ticaret hacmi ( petrol harici ticarettir kastımız)  kadar ticari bir hacim gücüne sahip olan bu bölgenin bir an evvel Amerikanlaştırılması gerekiyordu. Çünkü bu güç Onlara bırakılamayacak kadar önemli bir güçtü. Zira dünya petrol rezervinin %25’ine sahip Suudi Arabistan bu hacmi ile ABD’nin on katı olup Rusya’nın yaklaşık beş katıdır. Irak ise dünya petrol rezervinin yaklaşık %11’ine sahiptir. İran ise kanıtlanmış petrol rezervleri ile dünya petrol rezervinin yaklaşık olarak %12’sine sahiptir. Peki bu rakamlar ABD için ne anlam ifade ediyor diyenler için birkaç bilgi, petrol fiyatlarında ki 1 dolarlık bir artıştan İran 1 milyar dolar, Rusya 2 milyar dolar ve Suudi Arabistan 3 milyar dolar gelir sağlarken ABD 4 milyar dolarlık bir gelir kaybına uğruyor.  Bu gelir kaybı tabi ki Petro-Dolar gelirleri ile telafi edilmeye çalışılmış olsa da böylesi bir dalgalanmanın mali piyasaların n öneli verilerinden birisi olan  günlük reel faiz oranları ve uluslar arası dolar-euro arbitraj işlemlerinde ( özellikle ABD ile ticaret yapan ve ABD’nin ticaret yapmış olduğu ülkeler için önemlidir)  oluşturmuş olduğu zararı tahmin etmek çok da zor olmasa gerek.
Özellikle petrol kaynaklı nedenlerden ötürü oluşan borç yükünün önemli bir gider olduğu ABD dış borçlar kaleminde bu rakamlar yıllık bütçe açıkları nezdinde değerlendirilirse şayet 2006 rakamlarına göre sadece petrol fiyatlarında ki artıştan ötürü ABD yaklaşık olarak 240 milyar dolarlık bütçe açığı vermektedir. Bu rakam ne demektir diyenler için bu rakam; Malezya, Şili, Kolombiya, Venezüella, Pakistan ve Tayland’ın 2006 verilerine toplam dış borç stoklarına eşittir.
Bu ele aldığımız rakamlar sadece petrol kaynaklı fiyat artışlarında yahut azalışlarında oluşacak kayıpların veya gelirlerin finansal yansımasıydı. Peki dünya ekonomisinde ki dolar penetrasyonu ne seviyededir? Bilindiği üzere dünyadaki toplam rezervlerin üçte ikisi dolardan oluşmaktadır. Ayrıca dünyadaki toplam döviz işlemlerinin beşte dördü ve dünyada ki toplam ihracatın neredeyse yarısı dolar ile yapılmaktadır. Bunların dışında IMF fonları dolar cinsinden tutulmakta ve krediler dolar cinsinden verilmektedir. Bu durum dolara ABD’nin petrol egemenliği sayesinde dünyada ki rezerv para olabilme yeteneği kazandırmaktadır. Petrol ticaretinin dolar ile yapılmaması halinde ekonomideki dolar penetrasyonunun düşüşe geçmesi ve dünya ticaretinde Euro yahut alternatif para birimlerinin kullanılması halinde ABD mali sisteminin alacağı yarayı tahmin edebiliyor musunuz? Tahmin etmek isteyen ve hatta bu tahmini reel piyasa koşullarında uygulamaya geçmek isteyerek sınıf atlama çabasında olan ( Baas’ın “efsane”si ve sonradan olma anti-Amerikancı lideri ) Saddam Hüseyinli Irak sanıyorum beklentilerinin haricinde bir durum ile karşı karşıya kalarak “Amerikan rüyası” nı gerçekleştirememiştir.
Para ( sermaye) eşittir güç ilkesince hareket eden ekonomik anlayışın, gerek iç politika ve dış diplomaside gerekse de ekonomik politikalar alanında sizin hesaplarınızı bir mali müşavir edasıyla kontrol etmeden onaylanmasını bekliyor muydunuz? Sizce bu ihtimale yer vermek değil düşünülmesine bile tahammül etme olasılığını lütfen siz değerlendirin.
“Yeni Dünya Düzeni” denilen kavramı genel hatları ile ele alamadan bakınız karşımıza sadece Daniel Yergin’ in Petrol adlı kitabında kaya sıvısı diye nitelendirilen bu maddenin bile başlı başına bir savaş nedeni olduğu anlaşılmaktadır.

Umarım “Yeni Dünya Düzeni” ni yeniden değerlendirme ve yorumlama şansımız olur.