11.06.2008
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Ali Kibar, "2001 krizi sonrasında yakaladığımız büyüme performansını devam ettirebilmek için yurtiçi tasarruf oranımızı artırmaya ihtiyacımız var" dedi.
Bugün Ceylan Intercontinental Otel'de gerçekleştirilen "Türkiye'de Özel Tasarruf Eğilimi: Mikro ve Makro Perspektifler" başlıklı konferansın açılışında konuşan Ali Kibar, Türkiye ekonomisi için son derece olumlu geçen 2002-2007 döneminde, harcamaların buna mukabil olarak da borçlanmanın artığını ve özel kesimin tasarruf eğiliminde bir düşüş olduğunu ifade etti. Ancak, iç talebin kuvvetli seyrettiği bu dönemde Türkiye'nin kendi tasarruflarının yetersiz kalmasının, harcamaların yurtdışı kaynaklardan finanse edilmesini gerekli kıldığını belirten Kibar, söz konusu dönemde, özel sektörün dış borç stokunun 43.2 milyar dolardan 158 milyar dolara çıktığını hatırlattı. "Enflasyon ile düzeltildiğinde son 20 yılda ortalama yüzde 16.7 olan özel kesim tasarruflarının milli gelire oranı, 2005 ve 2006 yılında yüzde 12'nin altına gerilemiş, ekonomik ve siyasi istikrarın belirsizleşmesiyle birlikte yeniden artış göstererek 2007 yılında yüzde 13.7'ye çıkmıştır" diyen Kibar, yapılmak istenen harcamalar karşısında özel kesim tasarruflarının yetersiz kalması yurtdışından borçlanılmasına, bunun ise cari işlemler açığının genişlemesine neden olarak ekonominin kırılgan hale gelmesine neden olduğunu ifade etti. Türkiye'deki özel kesim tasarruflarının milli gelire oranının diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha düşük olduğunu aktaran Kibar şöyle konuştu: "2002-2007 döneminde petrol ve emtia fiyatlarının artmasıyla, bu ürünlerin ihracatçısı olan ülkelerin de dış ticaret fazlaları ve buna bağlı olarak tasarruf oranlarında bir artış görülüyor. Örneğin, petrol ihracatçısı olan Orta Doğu ülkelerinde tasarruf oranı 2007 yılında yüzde 45'lere ulaşmış durumda. Ülkemizde ise ortalama tasarruf oranı 1998-2002 döneminde Avrupa ülkeleriyle neredeyse aynı seyrederken, bu tarihten sonra gerek AB ortalaması gerekse Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ortalamasının altında kalmış gözüküyor. Söz konusu dönemde bizim tasarruf oranımız yerinde sayarken Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ortalaması yükselmiş." Diğer ülkelerle karşılaştırınca, Türkiye'de tasarruf oranının düşük olmasının demografik yapıyla bağlantılı olduğunu ifade eden Kibar, genç ve işsiz nüfusun çok olmasının da hanehalkının tasarruf yapmasına imkan vermediğini belirtti. Gelecek nesillerin güvencesi endişesiyle ayrılan kaynakların emeklilik için birikim yapmayı zorlaştırdığını da söyleyen Kibar, nüfus artış hızının düşmesiyle bu sorunun hafiflemesinin beklendiğini de sözlerine ekledi. "Oysaki 2001 krizi sonrasında yakaladığımız büyüme performansını devam ettirebilmek için yurtiçi tasarruf oranımızı artırmaya ihtiyacımız var" diyen Kibar konuşmasını şöyle tamamladı: "Bildiğiniz gibi yüksek büyüme oranlarını uzun dönemler boyunca sürdürebilmenin temel koşullarından birisi yüksek tasarruf oranları. Yurtiçi tasarruf oranının artırılması küresel piyasaların daralmakta olduğu ve yurtdışı tasarruflardan yararlanma imkanlarının azaldığı ortamlarda daha da önem kazanıyor."
No comments:
Post a Comment